Sürdürülebilir Moda Üzerine - Denim Trip Lansman Etkinliği

Lansmanda sergilenen Denim Trip'in zamansız denim tasarımları

Söyleşiyi izlemek için TIKLAYIN

Denim Trip lansmanı kapsamında sergilenen zamansız tasarımlar eşliğinde Pelin Kaya (@modavesosyete) ve Arzu Kaprol ile “Sürdürülebilir Modada Denim” söyleşi gerçekleştirildi. Davetlilerden Billur Saatçi, Aydan Sıvacı ve Esra Türker gibi isimlerin Soru & Cevap bölümündeki katkıları ile son buldu.

şra Karasu: Hepiniz hoşgeldiniz. Böylesi heyecanlı bir günde, tanışma davetimizde birlikte olduğumuz için çok mutluyuz. Denim Trip’in ilk günkü coşkusunu bugün de içimizde taşıyoruz. "Neden yeni bir marka" kurduk, çünkü; bunun ihtiyacını hissettik. Bu sektörde onlarca marka varken, yeni bir aktör doğurmanın başlarda zor olacağını beklerdik elbet, ancak denim sektöründe sürdürülebilirliğe gerçek anlamda yatırım yapan ve bu farkındalığı ürünlerine yansıtan bir marka olmadığını gördük.

Denim Trip’in çıkış noktasına da değinerek, yeni yaşam dinamikleri ile değişen modaya, yeni bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyoruz. İlk koleksiyonumuzdan bugüne, tüm ürünlerimizde tasarım ve iş yapış şeklimizle bu ihtiyaçları izliyor ve gözeterek ilerliyoruz. Zamansız ve hayatın her anında bizlerle olan, yaşandıkça değer kazanan ve güzelleşen tasarımlara denimle hayat verirken sürdürülebilirlik odak noktamız…Tasarımdan üretime, üretimden sizler olan son kullanıcıya kadar her süreçte "etki odaklılık" ile ilerlemeyi önemsiyoruz.

Denim kültürünü anlamanın ve anlatmanın ötesinde, biz bir topluluk yaratmayı istiyoruz ve bu topluluğa da sizlerle birlikte adım atıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni başlayan bu serüvene, iki önemli isimle tanık oluyoruz. Odak noktamız olan sürdürülebilirlik üzerine keyifli bir sohbet için sözü değerli Arzu Kaprol ve değerli Pelin Kaya’ya bırakıyorum…

Pelin Kaya: Herkese merhabalar. Lansmanımızda bizlerle olduğunuz için teşekkür ediyoruz. Tüm dünyada; moda sektörü, köklü markalar ve tasarım dünyası, yaratılan tüketim bilinci üzerine proje üretmeye başladı. Sürdürülebilirlik alanında bizleri neler bekliyor?

Arzu Kaprol: Sürdürülebilirlik başlığı popüler kültüre biraz kurban gitmiş gibi görünse de bunun neden gerektiğini ve bizim için neden kıymetli olduğunu konuşmak istiyoruz bugün biraz… Bence değinmemiz gereken konulardan biri "tüketici" kelimesi; önce tüketici kelimesi yerine yeni bir tanımlama ve bilinç yaratacak bir isim bulmak önemli. İşte o zaman yaşamına kattığın her şeyin, dostlarımızın da kıyafetlerimiz ile kurduğumuz ilişkilerin de uzun soluklu olması gerektiğini anlıyoruz. Sürdürülebilirliğin temelinde uzun soluklu yolculuklar var…

PK: Hiçbir alan bilinçsiz tüketim üzerine oluşmamalı dedin. Sürdürülebilir tasarımlar bu alanda büyük bir önem taşıyor. Örneğin dünyanın yeni bir markaya daha ihtiyacı var mı? Ne dersin? 

AK: Biz bu sohbeti Büşra ile yaparken bu soruyu sorduğuna şahit oldum; bu çok güzel bir soru ve bugün yeni bir başlangıç yapacak her bir oluşum için bunun sorulması ve üzerine düşünülmesi lazım. Denim Trip’in yaklaşımı bu anlamdan beni de heyecanlandırdı çünkü doğaya, yaşama, insana ve bunların var olduğu yeni bir değer zinciri üzerinden hareket etmek, denim üretmek, yeni bir bakış açısı gerektiriyor. Bu alanda yeni markalar doğru prensipler üzerine yapılanırsa ve bu prensip -şu an çok popüler olsa da yerine başka bir kelime koyamadığımız için “sürdürülebilirlik”- noktasında hareket ederse yollarının açık olduğunu düşünüyorum.

PK: Sürdürülebilirliğin birçok marka tarafından pazarlama stratejisi olarak kullanıldığını görülüyor: Bir markanın gerçekten sürdürülebilir esaslara dayandığını nasıl anlayabiliriz?

AK: Dünyanın en saf suyu Fiji suyu ama plastik şişeye koyup dünyaya dağıttığınız zaman oluşan karbonayakizi nedeniyle suyun saflığından bahsetmek mümkün olmuyor… Biz Ege pamuğunun yetiştiği, dünyanın en kıymetli coğrafyalarının birinde, doğal kaynaklar ve hammadde açısından zengin ve şanslıyız. Ekonomik prensibi değer zincirinde değerlendiren ancak yalnızca ekonomik kaygı gütmeden, bir şeyi sadece daha ucuz olduğu için tercih etmeden kıyafet üretiliyor olması çok önemli. 

Yalnızca bu kaygıyı taşıyan bazı hazır giyim marklarında pek çok kıyafet 3-5 kez kullanım prensibine göre üretiliyor. Siz ekonomik bir ürün aldığınızı düşünüyorsunuz fakat kullanım sıklığına böldüğünüzde aslında ne kadar daha pahalıya aldığınızı gösteriyor. Sürdürülebilirlik için uzun ömürlülük esas. Satın aldığımız ürünlerin, gardıroplarımızın %35’i hiç kullanılmadan hatta bazen etiketi üzerinde elden çıkarılıyor, dolayısıyla daha nitelikli ürünlere ihtiyacımız var. Denimin kumaş özelliği gereği yaş aldıkça güzelleşmesi ise bu anlamda bir avantaj. 

PK: Pandeminin moda sektörünü tamamen değiştireceği sıkça yazıldı. Sence bugün geldiğimiz noktada gerçekten köklü değişimler yaşandı mı, neler değişti?

AK: Sürdürülebilirliği yıllardır konuşuyor olsak da pandemi sonrası duyulur hale ve öncelik prensibi haline geldi. Modanın çok güzel bir huyu var; zamanın ruhunu tamamen moda üzerinden okuyabiliriz. Bunların farkında olmayabiliriz ancak yaşıyoruz…Pandeminin etkilerini materyal, renk ve form kullanımlarına kadar birçok alanda görmek mümkün. Örneğin, ben bir etkinliğe bembeyaz giyinmezdim, ancak beyazlık bugün bize sağlığı anımsatıyor. Hayatta olduğumuzun ve yaşamda taze olduğunuzun bir göstergesi olarak beyazı, beyaz jean’ini yaz – kış koleksiyonlarında daha yaygın görüyoruz... Kol hacimlerinin büyüdüğünü görüyoruz mesela: "Daha görünür olmak istiyorum" mesajlardan biri, bir diğeri ise "benim bir güvenlik sınırım var"...

PK: Denim her zaman moda dünyasında değişimlerin öncüsü oldu. Sürdürülebilir bir moda anlayışı da yine bu alandan hızlıca yayılıyor. Başarılı olmak için nasıl uygulamalar yapmak gerekecek?

AK: Denim, suyu, doğası gereği en çok kullanan ve  bu kapsamda sürdürülebilirlik alanında en çok zorlanan alanlardan biri. Burada gördüğümüz tüm Denim Trip ürünlerinin minimum su kullanılarak veya su kullanımı yerine lazer teknolojisi ile sıfır su kullanımıyla üretilmiş olması büyük önem taşıyor. Doğal kaynaklara maksimum hassasiyetle yürütülen bir üretim sürecinin bu markada işlendiğine Büşra vesilesiyle şahit oldum. Y kuşağı iyi ki var; bizim ezberimizi bozan yaklaşımlarla modanın uzun zamandır konuştuğu yeni süreçlerin başlamasını sağladılar. Bu kapsamda Denim Trip’in üstlendiği bu öncü yaklaşımı çok kıymetli buluyorum. 

PK: Pandemi ile marka çıkışının bir ilgisi var mı? Bir girişimci olarak cesaret isteyen bir yola baş koydun, markanın ilkesi olan bir duruşu var...Nasıl gelişti bu süreç?

BK: Marka fikri pandeminin öncesinde de vardı ancak pandeminin hayatlarımızda yarattığı fark, süreci hızlandırdı. Pandemide sağlığın ve sürdürülebilirliğin kullanıcılar tarafından daha çok benimsenmeye başlaması ve rahatlık kavramının öne çıkmasıyla “evdeyiz ama neden jean giymeyelim ki” sorusunu sorduk kendimize: Ayni jean kumaşı ile yoga da yapalım diyerek koleksiyona jegging/legging, hatta outdoors doğa yürüyüşleri için bir de jogger da ekledik…Denim Trip olarak öncelik verdiğimiz 3 ana konu var; kalıp, kumaş ve yıkama yani final detaylarını kapsayan geliştirme ve üretim süreçleri. Konsepti tasarlarken aynı jeanin, farklı kombinlerle hayatın farklı alanlarına uyarlanabilmesi ana odağımız oldu. Pandeminin sonuna yaklaşırken parka giderken de ofise giderken de ilk sarıldıklarımız yine jean’lerimiz oldu…

Söyleşiyi izlemek için TIKLAYIN

www.youtube.com/watch?v=fC-X-BPOQuk&t=21s

 

Etiketler: Basında Biz, #buDenimTripdünyası, Lansman, Sürdürülebilirlik, Moda, Röportaj, Söyleşi
Mart 18, 2022
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı

Denim Trip size daha iyi hizmet sunabilmek için web sitesinde bazı çerezler kullanmaktadır. İstediğiniz takdirde çerezleri reddedebilirsiniz. Denim Trip Çerez Politikası